Abdurrahman Özciğer Ne olurdunuz? Ne olmak isterdiniz? Abdurrahman Özciğer
top of page
  • Yazarın fotoğrafıAbdurrahman Özciğer

Ne olurdunuz? Ne olmak isterdiniz?

Güncelleme tarihi: 11 Oca 2019



Profesyonel kurumsal yaşamımızı veya kendi işinizin yöneticisi olduğunuz yaşamınızı düşündüğünüzde, kendinizi bu videoda bir şeye benzetseniz siz ne olurdunuz, ne olmak isterdiniz? Neden?


Hepimiz çevremizdeki varlıkları, olay ve olguları tanımlarız . İletişim için ad koyarız. Bununla birlikte adı ve fiziki durumu aynı olsa da her birimiz aynı şeyi farklı algılar ve farklı anlamlandırırız.

Toplum olmak için eğitilirken anlam birliği oluşturmamız amaçlanıyor olsa da her insan biricik olmasıyla ve yaratıcı kapasitesiyle aynı şeyi farklı algılar ve anlamlandırır. Buna ek olarak aynı şeyi farklı zamanlarda farklı algılar ve anlamlandırırız. Bu durumu farklı bakış açılarımızın olması şeklinde ifade edilebilirim. Farklı bakış açılarımızın olması zenginliğimizdir. Ben farklı bakış açılarımızı iyi-kötü, güzel-çirkin, doğru-yanlış, böyle olmalı-şöyle olmalı gibi yargılamamaya veya tek bir bakış açısına dönüştürmemeye özen gösteriyorum.

Ben bu videoyu çekerken varoluş güzelliği hissettim... Varlık olarak tanımlanmış, görünür-görünmez, canlı cansız, bilinir-bilinmez her türlü formun sürekli devinim hali olan varoluş güzelliği...

Derenin kendisi olan suyun hareketi, kaynaktan ayrılması ve kaynağa ulaşması arasındaki yolculuğu, yolundaki taşlara, toprağa, bitkilere, hayvanlara, insanlara, iklime etkileri ve onlardan etkilenişi, varoluş halleri değil mi! İçinde olduğum yolculuğumu, içsel ve dışsal dönüşümümü ve çevreme etkilerimi bu anlamda suya benzetebilirim.

Dere yatağını oluşturan taş; bir dağın içsel sarsıntıları, vadiye dönüşümü, dışsal etkilerle kayalara, taşlara ve toprağa dönüşümü, çakıl taşı veya elmas hali varoluş halleridir. Süren yolculuğumda, içsel ve dışsal etkilerle formumun değişmesini taşa benzetebilirim.

Dere yatağındaki bitkiler, hem sudan beslenip hem de suya direnmeleri, bazen suya yön vermeleri bazen suya göre şekillenmeleri varoluş halleridir. Benim devam eden büyüme sürecimde kendimi bir fidana benzetiyorum. Beni eğiten, öğreten, katkı yapan, beni besleyen su kaynaklarıma minnettarım.

Videoyu çeken ben, doğadan fiziksel ihtiyaçlarını karşılayan, bazen ondan korkan güvende olmaya çalışan, onu seven, saygı duyan, ait olmak isteyen, doğayı anlamlandıran ve kendini gerçekleştirmek isteyen varoluş halleridir. Ben, bölünmez bir bütünün içinde, hem bütüne ait, hem de eşsiz, benzersiz ve biricik.

Sevgiyle kalın


📷

9 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page
Abdurrahman Özciğer